Dünyada açılan Türk okulları ve diyalog çalışmaları ile ismi sıkça gündeme gelen Fethullah Gülen, Rus basınında değerlendirilmeye devam ediyor. Rusya'nın önde gelen gazetesi İzvestia, bugün Diyalog Avrasya (DA) dergisi ile birlikte dağıtıma girdi. Derginin son sayısında Rus aydınların Gülen'e sorduğu sorular ve cevaplar yer alıyor.
Derginin dağıtımı ile ilgili bir yazı kaleme alan gazete, DA dergisinin yayıncısı olan Diyalog Avrasya Platformu'nun onuncu yılını kutladığını, platformun amacının Avrasya coğrafyasında kültürler arasında köprüler kurarak, halkların yakınlaşmasını sağlamak olduğunu yazdı. Gazete platformun hedefinin güç ve fikirleri terör, savaş ve gözyaşı için değil, tüm dünyada barış, sevgi ve huzur ortamına katkı sağlamak için birleştirmeye çalıştığını vurguladı.
Gülen'in derginin baş kahramanı olmasının tesadüf olmadığı belirtilen yazıda, "Ünlü dünya düşünürü ve fikir insanı Fethullah Gülen geçen yıl dünya entelektüelleri listesinde ilk sırada yer aldı. Şu ifadeler Gülen'e ait: 'İnsanlar arasında farklılık ihtilaf için değil, ortak sosyal amaçlara yönelik, karşılıklı yardımlaşma ve hizmet içindir.', 'İnsanın hayırsever olması, doğruyu ve iyiliği araması bizi daha da yakınlaştırıyor.' " tespitleri yer aldı.
DİYALOG, GÜVEN VE EYLEM
Gazetede St. Petersburg temsilcisi Boris Klementyev, DA dergisinin Ria Novosti haber ajansında gerçekleştirdiği prezantasyonu da değerlendirdi. 'Diyalog, güven ve eylem' başlığı ile çıkan makalede, toplantıda konuşma yapan Rus aydınların sözlerine yer verildi. Rusya Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü Müdürü Rostislav Rıbakov'un "Diyalog kavramı şu anda bir tür parola haline gelmiştir. İnsanlar, günümüzün birçok probleminin diyalog yoluyla çözülebileceğini anlamaya başlıyorlar." cümlesini hatırlatan Klementyev, platformun Avrupa ile Asya'yı birleştirmek için farklı ülkelerde '11 Eylül'den sonra Medeniyetler Çatışması Anlayışı ve Avrasya', 'Küreselleşme ve Kültür Değişimleri', 'XXI. Yüzyılda Beraber Yaşama Sanatı', 'Terörden Evrensel Etiğe: Dinler ve Barış' konulu konferanslar, sempozyumlar, forumlar ve yuvarlak masa toplantıları düzenlediğine dikkat çekti.
Hareketin dış dünyayla iletişim için yeterli referans sermayesinin var olduğunu kaydeden yazar, programda konuşma yapan Rusya Parlamentosu üst kanadı Federal Konsey Uluslararası İşler Komitesi Başkan Yardımcısı Vasiliy Lihaçov'un ifadelerine yer verdi: "Lihaçov önemli değerlendirmelerde bulundu; 'Bugün tüm dünya RF Cumhurbaşkanı Dmitriy Medvedev'in Avrupa güvenliği hakkında yeni bir politik anlayış hazırlanması hususundaki teklifi düşünüyor. Diplomatik çalışmalara ve görüşmelere başlamak herkesin anladığı şeylerdir. Fakat insanlara karşı sabır, diğer insanları dinleme ve duyma becerisi yetmiyor. Bu konuda büyük bir potansiyele sahip olan diyalog önemli bir rol oynayacaktır. Dünya düzeninin üç ana kavrama dayanması gerektiğini düşünüyorum. Bunlardan ilki diyalogdur. Diğer kavramlar ise güven ve eylemdir. Güven olmadan yapıcı diyalog olmaz. Diyalog olmadan pratik eylemler olmaz.' "
GÜLEN'İ SOLJENİTSİN'E BENZETTİ
Gülen'den bahsederken aklına Dmitriy Saharov ve Aleksandr Soljenitsin gibi Rus aydınların geldiğini ifade eden yazar, "Bu insanlar da çok yönlü entelektüel kimlikleriyle hem bir düşünür, hem bir yazar, hem de vaizdiler. Bir çok eser kaleme aldılar ve sürgünlere maruz kaldılar. Bazen Gülen'i bir diyalog avukatı olarak adlandırıyorlar. Kendisinin hem dostları hem de muhalifleri var. Hem Türkiye'de hem de tüm dünyada teşvikleri ve manevi desteğiyle birçok entelektüel, din adamı ve işadamının gönüllü katılımıyla gerçekleştirilen işlerin istatistikleri de mevcut. Mesela, Fethullah Gülen, diğer kültür ve dinlere karşı saygı ortamında eğitim veren özel, laik eğitim kurumlarının açılmasında fikir rehberi oldu. Türk gönüllüleri tarafından şu ana dek dört kıtada, dünyanın 112 ülkesinde, uluslararası hüviyet taşıyan 500'den fazla eğitim kurumu açılmış durumda." dedi.
Gülen'in eğitim, çalışma ve diyaloğa büyük önem verdiğine işaret eden Klementyev şu ifadeleri kullandı: "Gülen, eğitimin cahilliği; emek ve maddi değerlerin birikiminin yoksulluğu; birlik, hoşgörü ve diyalogun ise çekişme ve çatışmaları ortadan kaldırdığını ifade etmiştir. Dergide Gülen'in teşvik ettiği faaliyetler, İslam'ın muhatap olduğu problemler, Müslüman dünyası ile Batı toplumunu arasındaki ilişkiler, Rusya'nın kültürel değerleri ve Rusya ile Türkiye'nin çok yönlü işbirliği konularında yöneltilen sorulara verilen cevaplar mevcut."
Klementyev Rusya Parlamentosu alt kanadı Duma milletvekili Sergey Markov'un konuşmasından şu ifadeleri aktardı; "Şu anda Türkiye başarılı politikalarıyla dünya siyasetinde varlığını hissettirmeye başladı. Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Sayın Fethullah Gülen toplum düzeninin yeni modelini oluşturmaya çalışıyorlar. Bu yüzden günümüz Türkiyesi'nde İslam'ın mutedil yönleri daha da popüler hale gelmeye başladı. Bu, Rusya ile işbirliğine yönelik politik yönleri de güçlendiriyor. On yıl önce ilk defa Platform tarafından atılan bu diyalog adımlarını devam ettirmek lazım. Bu projeyi başlatan şahısları tebrik ediyorum."
Nobel ödüllü Rus yazar Aleksandr İsayeviç Soljenitsin kimdir?
1939-1945 arasında dört sene Sovyet ordusunda görev aldı. 1942 yılında yüzbaşı rütbesiyle İkinci Dünya Savaşı'na katıldı. Ancak cephedeyken yazdığı mektuplarda Stalin hakkında eleştirilerini belirtince tutuklandı ve sekiz yıl ceza kampında hapis cezasına çarptırıldı. Sovyetler Birliği'nin Hitler'le uzlaşma yolu bulmasının savaşı önleyebileceğini, bu yüzden Sovyet halkının savaştan dolayı yaşadığı yıkımdan Stalin'in Hitler'den daha fazla sorumlu olduğunu iddia etti. Savaş bittikten sonra Moskova yakınlarındaki bir hapishaneye konulan Soljenitsin, 1950'de Kazakistan'da bulunan Ekibastus'ta siyasal tutuklular için düzenlenmiş özel bir kampa gönderildi ve üç yıl burada kaldı. Onu izleyen yıllarda istenmeyen kişi (persona non grata) ilan edildiği için sürgüne gönderildi.
Kazakistan'ın Kok Terek köyünde öğretmenlik yapmaya başlayan yazar, bu dönemde kansere yakalandı ve bir süre Taşkent'te tedavi gördü. Yeni parti şefi Nikita Kruşçev tarafından başlatılan Stalin'in etkilerini ortadan kaldırmaya yönelik operasyonlar çerçevesinde hakları geri verildiği için Ryasan'da çalışmasına olanak tanındı. 1962'de "İvan Denisoviç'in Bir Günü" adlı kitabını çıkardı. Bu öyküsünün başarısı üzerine kendini tamamen yazarlığa veren Soljenitsin, zorunlu çalışmayı anlatan Stalin karşıtı bu yapıtıyla Kruşçev'in takdirini kazandı ve bir yıl sonra Sovyet Yazarlar Birliği'ne kabul edildi. Ancak "Matrenin dvor" ve "Dlya polsu dela" adlı öyküleriyle tekrar partinin hedef tahtası haline geldi. 1966'da yazara ülke dışına çıkma yasağı konuldu ve üç yıl sonra Yazarlar Birliği'nden çıkartıldı.
Yaşadığı dönem boyunca çeşitli cezalara çarptırılan Aleksandr Isayeviç Soljenitsin çalışma kampları hakkındaki kitabı Gulag Takımadaları ile Nobel Edebiyat Ödülü'ni kazandı.
Kitabı kapitalist ülkelerde yayına girdi ve anti-Sovyet propagandanın öğelerinden biri oldu. Yazar kendisine verilen 1970 Nobel Edebiyat Ödülü'nü dört yıl sonra alabildi. Bu ödülün kendisine politik nedenlerle verildiği iddia edildi. 1974´te Sovyet hükümeti Soljenitsin´in vatandaşlığını iptal etti ve onu sınır dışı etti.
1989'da yeniden Yazarlar Birliği'ne alındı. O dönem iktidarda bulunan Mikhail Gorbaçov, yazarın yurttaşlık haklarının geri verilmesi doğrultusunda çalışmalar başlattı ve sürgünüyle ilgili kararı 1991 yılında resmen kaldırttı. 1994'te Rusya'ya dönen yazar parlamento önünde yaptığı konuşmada Rusya'nın kendisine göre hatalarla dolu demokrasiye geçiş şeklini eleştirdi.