Üç büyükler ligin ilk 4 haftasında niye karşılaşmıyor?
Milliyet gazetesi yazarı Uğur Meleke, Süper Lig fikstüründeki ilginç tesadüfleri ve üç büyüklere tanına tartışmalı ayrıcalıkları irdeledi...
Fenerbahçe, neden son 13 hafta İstanbul ve Ankara’da?
Tahmin ediyorum, futbolda bizim düzeyimizdeki diğer Avrupa ülkelerinde (mesela Hollanda’da, Belçika’da vs.) fikstür çekimi çok sıradan bir iştir. Belki sporseverler, kendi tuttukları takım ilk hafta kimle karşılaşıyor diye merak ederler, sonrasına bakmazlar bile muhtemelen... Lâkin bizde her fikstür çekiminin ardından soru işareti, soru işaretini kovalıyor çünkü çok garip tesadüfler olabiliyor önümüzde...
Mesela üç sezondur üst üste Trabzonspor’la Fenerbahçe’nin ligin 17’nci haftasında karşılaşması herkesin dikkatini çekti ister istemez. Enteresan, iki ekibin, üç sezon üst üste ligin son haftasında karşılaşma ihtimali tam 4913’te 1...
Bir de fikstür çekiminde, aynı şehir takımlarının yani Ankara ve İstanbulluların toplarının önden teslim edilmesi detayı var. Bu topların seçimi bu sene yeterince düşünülerek yapılmamış, kusursuz dağıtılamamış. 5 İstanbullu ile 3 Ankaralı’ya seçilip verilen numaralar ardışık olmuş. Bu da Beşiktaş’ın ilk 9 hafta, Galatasaray’ın 2 ile 11’inci haftalar arası, Fenerbahçe’ninse son 13 hafta İstanbul-Ankara dışında bir ile gitmemeleri gibi garip bir sonuç doğurmuş! Sanırım özellikle Fenerbahçe’nin son 13 hafta boyunca Ankara dışında seyahat yapmayacak olması, sarı-lacivertli takım yetkililerini bile şaşırtmıştır!
Tamam bunlar, binde bir yaşanacak (pardon neredeyse beş binde bir yaşanacak), üstünde çok durulmayacak tesadüfler... Ama her sezon fikstür çekiminde tesadüf olmadığını gayet iyi bildiğimiz önemli bir teamül var: Tam 8 sezondur 3 büyük İstanbul takımı ligin ilk 4 haftasında karşılaşmıyorlar! Zira fikstür çekimi yapılmadan ve diğer sıradan(!) Süper Lig takımları toplarını seçmeden önce, ilk olarak 3 özel(!) İstanbul ekibine ayarlanmış topları ikram ediliyor ve ilk haftalarda eşleşmemeleri sağlanıyor.
Bu konuyla ilgili resmi bir açıklama olmasa da, geçen sezon Hürriyet’te Atilla Türker, bu talebin yayıncı kuruluştan geldiğini yazdı. Çünkü eğer bir tesadüf olur da, üç büyük takımın birbiriyle oynayacağı 3 maç ilk 4-5 haftaya denk gelirse, kalan bölümde ligi kimse izlemezmiş! (18 takıma eşit mesafede olması gereken futbol federasyonu yönetimleri, tam 8 yıldır bu talebi nasıl kabul etmişler, aklım almıyor)
Milli maç haftaları
Bir de derbilerin oynanacağı tarihler ayarlanırken, milli maçlar öncesi haftaya da denk getirilmiyormuş. Zira ulusal futbolcular yoğunlukla bu takımlardan geliyor ve milli kadroya yorgun/moralsiz/sakat katılmaları istenmiyormuş. Gerçekten de ne geçen sezon, ne de bu sezon ulusal maçlar öncesi 3 büyükler birbiriyle hiç karşılaşmadı. (Bakınız: 2009-2010 fikstürü, 4-8 ve 12’nci haftalar)
Ama mesela (milli takımın gayet de önemli bir elemanı olan) Trabzonsporlu Gökhan Ünal, 14 Ekim’deki Türkiye-Ermenistan müsabakasıyla, 14 Kasım’daki muhtemel Dünya Kupası baraj maçımız arasında ligde sırasıyla şu takımlarla karşılaşacak: G.Saray, Kayseri, Ankaraspor ve Beşiktaş... Yine bir başka milli oyuncu Kayserili Eren Güngör’ün, 14 Kasım’daki muhtemel Dünya Kupası baraj maçımız öncesi 3 resmi karşılaşması sırasıyla Trabzonspor, Fenerbahçe ve Sivasspor’la...
Ne yazık ki, bu verilerden şöyle acayip bir sonuç ortaya çıkıyor: Eren veya Gökhan’ın yıpranması/moralinin bozulması/sakatlanması, Kazım’dan Ayhan’dan ya da Rüştü’den daha önemsiz...
2010-2011 sezonu, bu konuda bir milat olmalı; 18 takım eşit şartlarla, hiçbir ön çekiliş olmadan kuraya girmeli (Yalnızca aynı stadı paylaşan G.Birliği ve A.Gücü’nün özel durumu var)... Geçtiğimiz 8 yıl, lig tarihimizde bir utanç dönemi olarak tarihin tozlu sayfalarındaki yerini almalı... Zaten futbol literatürümüzde çok kuvvetli yerleri olmayan adalet/güven gibi sözcükler, anlamını daha fazla yitirmemeli.
Trabzon-F.Bahçe -Sivas dehlizi
Aşağıda okuyacağınız eğlencelik bir detay, tamamen tesadüf eseri oluşmuş bir durum:
Geçen sezon İspanya’da fikstür çekilirken olağan dışı bir tesadüf yaşanmış; ligi ilk 5’te bitiren takımların 4’ü, Sevilla, Barcelona, Real Madrid ve Villarreal kurada ardışık numaraları çekmişlerdi. Durum böyle olunca ligdeki diğer takımlar, sıraları geldiğinde bu 4 devle peş peşe oynadılar ve bu süreçten genelde çok yıpranarak çıktılar (İlk hafta bu trafiğe giren Santander 1, ikinci hafta giren Gijon 0, üçüncü hafta giren Betis 1 puanla çıkabilmişler bu 4 maçtan).
Bu yılın Süper Lig fikstüründe de küçük bir benzeri oluştu İspanya’nın... Ligin tepe dörtlüsünün üçü Trabzon, Fenerbahçe ve Sivas dizildiler art arda (Örneğin Diyarbakır, iki-üç ve dördüncü haftalarda; Manisaspor da üç-dört ve beşinci haftalarda peş peşe Trabzon-F.Bahçe-Sivas üçlüsü ile karşılaşacaklar)
Peki Türkiye’de de İspanya’da olduğu gibi R.Madrid’le Barcelona fikstürde birbirlerini takip edebilir mi? Ne yazık ki, hayır... Çünkü 3 büyüklere kura öncesi ardışık olmayan 2,6 ve 18 numaralı toplar teslim ediliyor. Dileğimiz, ilerleyen yıllarda Galatasaray, Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin de böyle tesadüfen peş peşe dizilebilecekleri müdahalesiz bir kuranın çekilebilmesi...